28 Ocak 2013 Pazartesi

Vıdırvıdırvıdırvıdır

Diyetimizin 3.haftasındayız artık. Bendeniz yaramazlık yaparak tartılmış bulundum bir kez artık hafta sonunda, bu konuda yapılacak bir şey yok. İlerlemeyi engelleyeceği endişesiyle (bilinçaltının işi belli olmaz sonuçta!) tartılmak sanırım yasak. Ama bir yanlış anlama ve koskocaman bir merak sayesinde beni ÇOK motive edecek bir sonuç gördüm tartıda ki bu da önümüzdeki haftalar boyunca tartılmayarak 6 Şubat'ı bekleyebilmeme yardımcı olacak diye düşünüyorum.

Laf aramızda, diyet ortağım canım ciyerim Pisikopatim de tartılmış nihehehe yalnız değilim. O da ben kadar motive olmuş (i.e. şahane ilerleme kaydetmiş). Kendisiyle gurur duyduğumu, geçmiş deneyimlerinden farklı olarak bu işe benimle birlikte sıkı sıkıya sarılıp devam etmesinin beni çok sevindirdiğini ve smsler ile e-mailler sayesinde günlerin daha bir eğlenceli geçtiğini söylemezsem sanırım çok büyük haksızlık etmiş olurum. Aferin bize şekerim!! :)

Geçtiğimiz iki hafta boyunca işin gücün ve hafta sonunda da koşturmacaların ortasında kaldığım için zaman nasıl geçti, ne oldu hiç anlamadım valla. Zorlanmayınca da mis gibi bollaşmaya başladı o kotlar motlar. Bu hafta sonu ise evdeydim çoklukla, yeni diyet listesini çalışmak, alışveriş listesi çıkartmak ve "e şimdi ne pişirsek, bunu ne yapsak, şunu nasıl yesek" peşinde sürekli olarak mutfakta bir şeylerle uğraşmak oldu işim gücüm. Annem de diyete yeltenince, yemeye karar verdiğimiz şeyler de biraz olsun farklı olunca ara öğünler de dahil 2,5 saatte bir mutfakta bir şey hazırlarken bir şey yerken bir şey yıkayıp kaldırırken buldum kendimi.

Ayrıca her iki gün de rahat rahat vakit ayırıp kendimi sokağa yürüyüşe attım, gündüz gözüyle, kulağımda müziğim bazen hüzünlenip bazen coşup gürleyip aktım caddeler boyunca en az 45 dakika süren yürüyüşlerimde. Akşamları yürümeyi pek sevmediğime karar verdim çünkü benim yürüyüş parkurum maalesef ki işlek bir cadde ve akşam evine yorgun argın dönmeye çalışırken yoğun trafikte kendini kaybederek kornaya asılan dingil dangalaklar nedeniyle eve dönüşümde bir stres yumağı olduğumu anladım artık. Sanırım bundan sonra hafta içleri evde egzersiz, hafta sonu sabahları da sokaklarda yürüme benim için en uygun yöntem olacak.

Hafta içi evde egzersiz demişken de Pisikopatimin daha önceden paylaştığı şu videoyu buraya da alayım isterim, ben bu akşam itibariyle başlıyorum her gün bunu yapmaya:




Bakalım nasıl bir şeymiş, deneyecek ve göreceğiz.

Bir nokta daha dikkatimi çekti. Akşam yemeğinden sonra (ki Cumartesi akşamı deli gibi toktum sofradan kalktığımda) "eeeee anacım gün boyu şimdi onu yiycez sonra bunu yiycez dedik durduk e şimdi yiyecek bişi kalmadı nolcak" diye geçirdim içimden bir an. Garip geldi. Gerçekten de sabah kalktıktan sonra maraton halinde sürekli ya yiyoruz ya da bir sonraki yemeği planlıyoruz. Kötü bir şey değil, rahatsız da etmiyor, ama alışkanlık halini almaya başladı bu bende. Akşam olunca yetim kalmış gibi hissettim birden kendimi. :)

Ama Pazar günü bu geçti. Yani şöyle : "oh beeee dünya varmış anacım görev gibi yemek yemek yarın sabaha kadar gerekmiyor artık, yayılayım da kitabımı okuyayım" diye bir mutluluk yeli geçti yüreğimin orta yerinden.

Garip mi? Belki. Ama yapacak bir şey yok. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder